Diabetes Mellitus
Vücudun, besinlerden enerji elde etme sürecinde oluşan bozukluk ile karakterize bir hastalıktır. Yemekten sonra kandaki glukoz (şeker) düzeyi yükseldiğinde normal koşullarda pankreasın beta hücreleri tarafından insülin hormonu salgılanması gereklidir. Hücrelerin gereksinme duydukları enerjiyi sağlayabilmeleri için de glukozun hücre içine girmesi ve kullanılması gerekmektedir; bunu ise insülin uyarmaktadır.
Diyabetli bireylerde, pankreas tarafından üretilen insülin ya yetersizdir ya da insülin, hedef dokularda etkisini yeterince gösterememektedir. Bunun sonucunda:
Kanda ve idrarda glukoz düzeyi artar.
Kandaki aşırı glukoz düzeyleri dokulara ve hücrelere hasar vererek, böbrek hastalığı, sinir hasarı ve koroner kalp hastalığı gibi komplikasyonlara yol açar.
Kanda ve idrarda glukoz düzeyi artar.
Kandaki aşırı glukoz düzeyleri dokulara ve hücrelere hasar vererek, böbrek hastalığı, sinir hasarı ve koroner kalp hastalığı gibi komplikasyonlara yol açar.
Diyabet dünya çapında artış göstermektedir. 2025 yılında dünya çapında 300 milyon kişinin diyabetli olacağı tahmin edilmektedir. Bu süre içinde diyabet sıklığının gelişmiş ülkelerde %32, gelişmekte olan ülkelerde ise %128 oranında bir artış göstermesi beklenmektedir
Diabetes mellitus’un üç ana tipi vardır:
Tip 1 (insüline bağımlı tip)
Tip 2 (insüline bağımlı olmayan tip)
Sekonder diyabet
Tip 1 Diyabet (İnsüline Bağımlı Diyabet): Genelde çocuklarda ve genç yaşlarda ortaya çıkar (< 30 yaş). Pankreas insülini ya hiç salgılayamaz veya çok az salgılar. Tip 1 diyabet hastaları hastalığın her aşamasında insüline mutlak ihtiyaç duyarlar.
Tip 2 Diyabet (İnsüline Bağlı Olmayan Diyabet):Erişkin yaşta başlar. Tüm diyabet vakalarının yaklaşık %90’ı tip 2 diyabettir. İnsülin üretimindeki yetersizlikle birlikte çevre dokularda da insüline karşı direnç vardır. Kandaki glukoz miktarını etkili şekilde kontrol edebilmek için pankreastan daha fazla insülin salgılanması gerekir. Fakat hastalık ilerledikçe pankreastan gerçekleşen insülin üretimi de azalır ve tip 2 diyabet hastası da insülin enjeksiyonuna gereksinme duyacak hale gelebilir.
Tip 1 (insüline bağımlı tip)
Tip 2 (insüline bağımlı olmayan tip)
Sekonder diyabet
Tip 1 Diyabet (İnsüline Bağımlı Diyabet): Genelde çocuklarda ve genç yaşlarda ortaya çıkar (< 30 yaş). Pankreas insülini ya hiç salgılayamaz veya çok az salgılar. Tip 1 diyabet hastaları hastalığın her aşamasında insüline mutlak ihtiyaç duyarlar.
Tip 2 Diyabet (İnsüline Bağlı Olmayan Diyabet):Erişkin yaşta başlar. Tüm diyabet vakalarının yaklaşık %90’ı tip 2 diyabettir. İnsülin üretimindeki yetersizlikle birlikte çevre dokularda da insüline karşı direnç vardır. Kandaki glukoz miktarını etkili şekilde kontrol edebilmek için pankreastan daha fazla insülin salgılanması gerekir. Fakat hastalık ilerledikçe pankreastan gerçekleşen insülin üretimi de azalır ve tip 2 diyabet hastası da insülin enjeksiyonuna gereksinme duyacak hale gelebilir.
Sekonder (İkincil)Diyabet:Gebelik, pankreasın diğer hastalıkları, stres veya ilaçlar gibi başka tıbbi koşullara bağlı olarak gelişen bir diyabet tipidir. Bu koşullar ortadan kalktığında diyabet iyileşebilir. Gebelikle ilişkili olan diyabet, daha sonra oluşacak tip 2 diyabetin güçlü bir göstergesidir.
IGT (bozulmuş glukoz toleransı) normal kan şekeri kontrolü ile diyabet arasındaki bir durumdur. İnsülin direnci düzeyini gösterir ve “prediyabetik (diyabet öncesi)” durumu ifade eder.
Diyabetin Komplikasyonları
şeker hastalığı Kontrol altında tutulmadiğı takdirde;
Dislipidemi (kanda kolesterol ve diğer yağ düzeylerinde bozukluk)
Koroner kalp hastalığı ve miyokard infarktüs
Sinir hasarı (nöropati)
Böbrek hastalığı (nefropati)
Gözle ilgili (oftalmik) komplikasyonlara yol açar.
Şeker hasatlığı,gelişmekte olan ülkelerde ölüm nedenleri arasında 4-5 inci sıralarda yer almaktadır.
Diyabeti olan birçok kişide aynı zamanda tedavi edilmesi gereken obesite (aşırı şişmanlık), hipertansiyon (yüksek kan basıncı) ve dislipidemi gibi başka sağlık sorunları da sıklıkla bulunmaktadır ve bu sorunlar zaman içinde sağlığı olumsuz etkilemektedir. Diyabetli hastanın tedavisinin planlanırken bütün bu eşlik eden durumların bir arada düşünülmesi gerekmektedir.
Başlangıç tedavisi: Diyet ve yaşam tarzı değişiklikleri.Hedeflenen glukoz düzeylerine ulaşılamazsa, tedaviye ağız yoluyla kullanılan glukoz
düşürücü ilaçların ilave edilmesi.
Son aşamada bu kombinasyon tedavisine insülin eklenmesi.
Amerikan Diyabet Derneği (ADA) ve Avrupa Diyabet Dernekleri Birliği (EASD) gibi kuruluşlar diyabetin tedavisinde kullanılacak aşamalı bir tedavi yaklaşımını önermektedirler.
Diyabette diyetin amacı;
Kan glukoz düzeyini normal sınırlar içinde tutmakDiyabette diyetin amacı;
Tedavi kılavuzlarında önerilen kolesterol ve lipid düzeylerine ulaşmak
Enerji alımını sağlıklı düzeyde tutmak
Kısa ve uzun dönem diyabet komplikasyonlarını önlemek ve tedavi etmek
Genel sağlık durumunu iyileştirmek
Diyabette medikal nütrisyon hedefleri;
Genel sağlık durumunu iyileştirmek,
Diyabet komplikasyonlarını önlemek ve tedavi etme,
Besin öğeleri alımı ve yaşam tarzı değişiklikleri ile obeziteyi, dislipidemi, kardiyovasküler hastalık, hipertansiyon ve nefropatiyi önlemek ve tedavi etmek,
Sağlıklı besin seçimi ve fiziksel aktivite ile sağlığı iyileştirmek,
Kişisel özellikleri, kültürel farkları dikkate almak.
- Kaynak:
Alvin C. Powers. Diabetes Mellitus In: Harrison’s Principles of Internal Medicine. 17th Edition, 2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder